VOLKAN APAYDIN - Biliyo bikaç bişiy...

Beyin yakan fikir adamı

Siyaset şeytana ruhunu satmak



Yıldızlı bir gecede
Göğe bakmayalı
Kaç ay geçti anımsar mısın?
Yıldızlı bir gecede
Ya da güpegündüz
Canevinde duymadan sonsuzluğunu göğün
Ya da bir sabah çiçek açtığını ansızın
Fark etmeden bahçendeki ağacın
Hele birde işitmeden işine giderken
Bilmeden ezdiğin karıncanın sesini
Nasıl bilesin evrendeki yerini de
Nasıl yönetesin ülkeni?

 İşte bu dizeler dökülüyordu rahmetli Bülent Ecevit'in kaleminden, kendini siyasetin içinde buluşunu sorgularken. Ecevit bir şairdi, sanat aşığı, ince ruhlu biriydi. Biz hep böyle dinledik, böyle okuduk onu. Sevgisini dizelere dökmekten bıkmadığı Rahşan da sanatla dopdoluydu. Resim yapıyor, Bülent'in şiirlerini dinliyor ve bunlar onu mutlu etmeye yetiyordu.

Bir kır evi hayalleri vardı. Bülent şiir yazacak, edebiyatla uğraşacak; Rahşan resim yapacak, doğayı seyredecekti. Beraber çay içeceklerdi. Yokluk gördüler, aç kaldılar, yollara düştüler. Yine de yitirmediler hayallerini.

Ta ki, siyasete girene kadar...

Bülent Ecevit, babası gibi siyaset sahnesinde yerini aldığında hayat artık yön değiştiriyordu onun için. Memleket meseleleri, ekonomik buhranlar, sağ-sol kavgaları, sendikalar, zamlar derken ne hayal kurmaya, ne de hayalini kurdukları kır evinde yaşamaya fırsat bulabildi. Eşiyle beraber köy köy, şehir şehir gezip dert dinledi, dert anlattı.

Rahşan hanım resimler yapıp satıp, partinin ihtiyaçları için para topladı. Ecevit'in dertlerini paylaştı, söküklerini dikti, yolunda yürümesi için el verdi.

Acaba Bülent Ecevit ve Rahşan Ecevit çifti, siyasete dahil olup memleketin kaderini defalarca değiştirecek adımlar atıp, memleketin demokrasi mücadelesi için bu kadar savaşmak yerine, hiç siyasete girmeselerdi nasıl bir hayatları olurdu? Eminim sevgilerinden hiçbir şey kaybetmediler ama mutluluklarını kat kat artırmış olacaklarından eminim.

İşte siyaset böyle bir şey. Şeytana ruhunu satmak gibidir. Siyasette kazanmak için bir kez adım atarsın, bundan sonra bu şeytanın esirisindir. Memleket meselelerine bütün zamanınızı ayırırsınız, bir bakmışsınız ki o memlekette tek zaman ayıramadığınız kendiniz ve sevdikleriniz. Yine de sevmekten vazgeçmedi onlar. Kendilerinden artırıp; memleketi, dünyayı, insanı sevdiler...

Elele sevdik bu dünyayı
Acısıyla  sevinciyle sevdik
Yazıyla kışıyla sevdik
Köy - köy ülke – ülke

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder