VOLKAN APAYDIN - Biliyo bikaç bişiy...

Beyin yakan fikir adamı

Sahilkamp İstanbul Deneyimi

Sahilkamp İstanbul Deneyimi

Deniz gören koza bungalow isimli üçgen odalar

Birkaç günlüğüne işten güçten kurtulup, Şile yolunda bulunan Sahilköy isimli beldede bulunan Sahilkamp kamp alanına gidelim dedik. Alan Şile'ye yakın, Üsküdar'a 1.5-2 saat mesafede. Biz, haftaiçi bir gün olarak tercihimizi yaptık.

Burada kendi çadırınızla kamp yapabiliyorsunuz. Ayrıca bungalow odalar, ev tipi konaklama imkanları mevcut. Çadırınız yoksa çadır da kiralayabiliyorsunuz. Deniz veya orman gören bölümleriyle beraber, kamp çadırı kuracağınız alanlar çoğunlukla ormana bakıyor. Denize bakanlar zaten çadır kurma anlamında pek güven veriyor denemez. Detayları adım adım açacağım, ulaşımla başlayalım.

Öncelikle Üsküdar'a gittik. Burada 139S numaralı İETT otobüsü, 3 bilet ücret alacak şekilde günce 3 kez Üsküdar-Sofular Köyü seferi düzenliyor. Yani normal tek basım yetmiyor. Aylık abonmansa ya da ücretsizse sorun yok ama para yükleyecekseniz, kişi başı 10TL gidiş 10TL geliş gibi hesaplayın.

Otobüs için Şemsipaşa kalkış yazıyor. Üsküdar Marmaray durağından kız kulesi yönünde biraz yürüdüğünüzde, otobüs duraklarının en arkasından bu İETT otobüslerinin kalktığını göreceksiniz. Yani sahilin dibinde, çok yol gitmiyorsunuz.

Tahmini 1.5 saat gibi bir yol gidip, SAHİLKÖY YOLU durağına iniyorsunuz. Sahilköy durağına giderseniz, geri yürümeniz lazım. Sahilköy Yolu durağında zaten inişe göre sol tarafınıza baktığınızda kampın tabelasını görürsünüz. İndiğinizde karşıya geçip ara sokaktan dümdüz devam ediyorsunuz, yol zaten sizi kampa götürüyor.

ÜCRETLENDİRME

Temmuz 2020 tarihinde gittiğimizi referans alarak yazıyorum buraları. Koza bungalow denilen, denize sıfır kayalıkların üzerine kurulu üçgen biçiminde, sadece yatıp uyuyabileceğiniz, "bungalow çadır" mantığında tuttuğumuz bu odaya, 2 kişi kahvaltı dahil (hafif bir kahvaltı peynir, zeytin, domates, reçel vb) 250 TL ödedik 1 geceliğine.

ODA DÜZENİ

Bu koza bungalowlarda lamba ve 1 adet priz var. Askı yok, dolap vb yok ki zaten koymaya yer yok. Yer yatağı var, biraz ince bir sünger tarzında. Üzerinize de elyaf yorgan ayarında bir yorgan/battaniye tarzı bir şey sunuluyor. Kışları içeride ısıtıcı da oluyormuş dipnot. Alan dar, kapı alçak dolayısıyla amacınız burada oturup "çadır" gibi kullanmak. Yatmada sorun yok içi 1.80 boyunda bir kişinin rahatlıkla ayakta durabileceği şekilde ama prefabrik konut gibi bir mantık yok.

Koza bungalowun etrafı güzel çevrelenmiş rüzgar geçirmiyor ama altta tahtalar arasında boşluklar var. Dikkatli bakarsanız bu boşluktan toprağı görüyorsunuz. Bir temelin üzerine oturtulduğu için yerden yüksekte. Bu sebeple aradaki ve köşelerdeki boşluklardan rüzgar giriyor. Sıcak havada iyi olabilir. Aynı şekilde kapının üzerinde de havalandırma amacıyla tahtalar belli bir eğimle yapıldığı için hava alıyor. Odanın kapısı, klasik bir çit kapı mantığında. Önünde bir perde var. Perdeden içerisi gözükmüyor, dışarısı da çok net seçilmiyor.

Karadeniz hırçındır muhabbetini bilirsiniz. Biz gittiğimizde de aşırı rüzgar ve dalga vardı. Bu sebeple Temmuz ortasında bile içerisi de dışarısı da soğuk olabiliyor. Aslında üzerinize örteceğiniz yorgan iş görür ama biz onunla köşelerdeki hava boşluklarını tıkamayı tercih ettiğimiz için elimizdeki havlu, çarşaf vb üzerimize örttük. Sabaha doğru 3-4'ten sonra soğuk diyebileceğim bir hava var.

ORTAK ALANLAR - WC - DUŞ

Kamp alanı olduğu için, bungalow ve hobbit (kanalizasyon borusu gibi bir taş malzemeden oda) odaların içinde kendine ait tuvalet, banyo yok. Ev tipi konaklamalarda var ama oda/çadır kullanıcı iseniz ortak tuvalet, duş ve alanları kullanıyorsunuz.

Bol bol tuvalet var 3-4 yerde ama bol bol da kullanan var. Tuvaletler sabah 7-8 gibi temizleniyor, o saatlerde rahat kullanabilirsiniz ama öğleden sonra eski esenler otogar tuvaletleri gibi oluyor. Pis kokuyor, bir şeye dokunmak istemiyorsunuz. Kamp alanına gidiyorsanız bunu göze alacaksınız.

Duşlar saçma. Sıcak su yok o yüzden duşlara güvenip de yıkanırım gibi düşünmeyin. Duşların önünde perdeler var ama rüzgarda uçuyor. Kıçımı başımı kapatmaktan duş alamadım doğru düzgün ki ona duş denemez. Duş başlığı da yok. Duşlar tuvaletler gibi kabinlerde ama kapıları önü açık olduğu için, kapısı açık bir ahırda yıkanıyor gibi oluyorsunuz. Velhasıl, üzerimdeki tozu toprağı deniz tuzunu ve kumu atayım tarzında bir duş. Yine kamp işi. Askerdeki duşlarla sanırım benzer bir kıyaslama yapabilirim. Her yerde su, sabun var o açıdan rahatsınız. Elinizi yüzünüzü rahat yıkarsınız. 

YEME-İÇME

Bir restoranı var. Özellikle tavuklu wraplerini çok beğendim. Yemekler lezzetli ama çay 5 lira. 3 çay içeceğime bir şeyler daha yiyeyim diyor insan. Yine tatlılar zaten dondurulmuş ve 20-25 lira gibi saçma bir fiyatla sunuluyor. Restorana gidiyorsanız ana yemek ve içecek şeklinde ilerlerseniz fiyatlar iyi, lezzet de güzel. Fiyatlar iyi derken, elbette restoran fiyatı yani. Menüsüne bir bakın yemeden.

Bir büfe-market-restoran bölümü var. Market ya burası geçirirler diye düşünmeyin, asıl olay orada. Aynı çay 3.5 lira. Burada da köfte, tavuk, sucuk vb satın alıp kampta yiyebiliyorsunuz. Aynı şekilde mangal da kiralayabiliyorsunuz. Yukarıdaki restoranda yiyeceğinize, ana kapıya yakın olan markete gidin. Mangal kiralayın (35 TL), alın sucuğunuzu (bir kangal 30 TL civarı), tavuğunuzu (kilosu 30-35 TL civarı). Biz mangal kiraladık, bir kangal sucuk, yarım kilo tavuk, kola, domates, biber, ekmek, tabak, bardak aldık. 100 lira civarı bir rakam ödedik ki adamlar mangalı da sizin için yakıp köz hale getirip önünüze bırakıyor. Kendin pişir kendin ye misali.

Restorana yemekler konusunda 9 puan, tatlı ve çay konusunda 3 puan veriyorum. Mangala 10 puan veriyorum. Ayrıca etrafı açık tepesi kapalı alanda, güneş altında kalmadan rahat rahat mangalınızı da yakabilirsiniz.

BAKKAL ÇAKKAL DURUMLARI

Sahilkamp'ın içinde marketi var. Ne istiyorsanız alabilirsiniz. Yalnızca içki ruhsatı yok, o yüzden yanınızda içki getirmiyorsanız başka bir market var. Sahilkamp'ın marketinde ekmek, yiyecek, su, çay, bandana, mangal kömürü, terlik hemen her şey var ihtiyacınız olabilecek. Dolayısıyla ihtiyacı karşılıyor. Fiyatları da normal yeterince. Sigara olarak sadece Kent grubu var, d-range blue falan. Kredi kartı geçiyor.

Sahilkamp kapısından çıkıp yanyoldan girdiğinizde, Kaçkar Kamp alanına giriyorsunuz. Girerken hayırdır demiyorlar çükü hemen girişte İzgi Büfe Tekel Market gibi bir ismi olan bir bakkal var. İyi bir abi vardı kasada. Onlarda alkol ruhsatı da var, sigara da satılıyor. Tuborg kırmızı 18 TL, sigara fiyatını sormadım sigaram olduğu için. Kredi kartı geçiyor.

Kaçkarın içinden yürüyünce, tatlı bir köprü var oradan hafiften de tırsarak geçebilirsiniz ama köprü dediysek ufak yani köprücük. Tahta, denizden akıyor bir yuvaya. Köprüyü geçince yukarıda bir market ve bir şeyler daha var ama sadece keşif amaçlı gittik oraya hayat var mı diye. Bir market vardı, askeriye kantinine mal gelmemiş gibi bir boşluk gördüm. Kısacası sahilkamp ve kaçkar dışında bişey yok.

Kampın kapısından çıkıp çevreye giderseniz, yine bir şey yok. 3-4 tane çok tatlı karavan görünümlü evler var. Güzel yere ev yapmışlar. Buraları görebilirsiniz.

KALINIR MI?

Hava soğuksa, börtü böcek korkunuz varsa; deniz gören bungalow veya hobit ev yerine daire tercih edebilirsiniz. İçlerinde tuvalet, normal yatak vb var. Ya da çadır kurun, en azından çadırınızı kapatınca rahat rahat uyursunuz.

Tuvalet banyo konusunda hassas iseniz kalınmaz. Haa ben kamp yaptım koymaz bana diyenlere, yaşanır. Hatta her gün mangal yap, ormanda yürü, dalgaları dinle yat uyu şeklinde 1 hafta bile kalırım.

Çalışanlar problemsiz. Bir sorun olursa -ki zaten kamp olayı başlı başına zorluk bana göre- yardımcı oluyorlar. Siz yine de beklentinizi yüksek tutmayın. Doğal ortamından,  süper deniz manzarasından, insanlardan uzak olmasından faydalanın. Telefon falan çekiyor ama ben uçuş moduna alıp, soranlara "yaa telefon çekmiyodu benim orda" diye kafamı rahatlatabildim. İzinliyiz kardeşim, izahat mı verecez müşteriye?

 
DENİZE GİRMEK?

Ne mümkün. 

Dalgalı, soğuk. Ben okyanusta da yüzdüm ama buranın dalgaları çok sakat. Sahili kum plaj, taşlık değil. Yürüyorsun bir yere kadar sorun yok ama o gözünle görerek karar verebileceğin bir yerden sonra, belli ki gerçekten de kum çekmişler ordan. O dalgalara dalsan çıkamayacak gibi bir hali var. Ben yüzerdim de eşim dedi dul mu kalayım istiyorsun, ben de dedim artistliğin lüzumu yok, belimize kadar ıslansak yeter.

Çok dalgalı olmadığı zamanda muhtemelen girilir. Suyu daha soğuk olan yerler gördüm, yüzülür ama deneyimim o kadar fırtınalı ve serin bir günde oldu ki, vardığımızda yağmur yağıyordu o derece.

Plajda şezlong 25 TL. Lifeguard tişörtlü bir eleman geziyor ortada, diğer kampın alanına gitmemen ve sana şezlong kiralamak için orada sanki. Bir de arada volta atıyor ki, dalgalıdır girmeyin hesabı. Adam giyinik, pantolon ayakkabı. Buna canımı emanet edip de "aa burada cankurtaran varmış" demek olmaz. Beni kurtarmaya gelse kendi boğulacak bir tipi vardı. Hem şezlongtan para isteyip hem de, oraya koyamazsınız vs diyince, şezlonga para vermekten vazgeçtik, serdik havluları kuma. İkinci gün şansımıza güneş açmıştı.

Plajı bok götürüyor. Şişeler, izmaritler, yosunlar. Herhalde hafta içi diye bir allahın kulu kalkıp temizlemiyor etrafı. Tamam öteki yana gitmeyim de senin girişin önünü bok götürüyor, bir de kayalık. Dalgalar da o kadar hırçın ki, havluyu sersem havluyla beni alıp götürecek. Velhasıl 2 saatliğine çöktük bir yere.

Havuz vardı ama hava muhalefeti sebebiyle pek girmek istemedik. Deniz suyu ile ve her gün sabah devirdaim yapılacak şekilde doldurulup boşaltılan bir havuz. 20 kıçlık yer var diyebilirim.

Otele (otel diyorum, o sistemde çalışıyorlar) giriş 13:00, ertesi gün çıkış 12:00 şeklinde. Kahvaltı 8.30-11 arası. Kimse sizi rahatsız etmiyor o açıdan iyi.

Bunların dışında, çadır kurmak için güzel bir tercih. Arabanızla gelip malzemeleri koyup kullanmak da mümkün. Hem orman hem deniz gören çadır alanları var. Karavan çok mantıklı olur. Elektriğin suyun tuvaletin derken rahat edersiniz belki. Ev tipi biraz pahalı. Villalar tam Yüzüklerin Efendisi kafasında ama pahalı. Villaya para verecekseniz oraya gitmeye gerek yok.


Sonuç itibariyle, 500-600 TL bütçeniz var ve kamp olayları size koymazsa güzel bir deneyim. Yüzmek, güneşlenmek ikinci planda olsun. Daha çok doğanın, yeme içmenin, dalgaların sesiyle uyumanın, iyotlu nefes açan havanın, gökyüzünü izlemenin keyfini çıkarın. Mangal da mutlaka yakın, şimdi aklıma geldi sucuk markası Ertaç diye bir marka.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder